ߞߘߐ ߟߎ߬ ߘߟߊߡߌ߬ߘߊ߬ߟߌ ߝߐߘߊ ߘߏ߫ ߦߊߛߌߣ - ߕߙߎߞߌߞߊ߲ ߘߟߊߡߌߘߊ - ߞߓ. ߊ߳ߺߊ߬ߟߌ߮ ߏߗ߭ߍߞ ߣߌ߫ ߡߐ߰ ߜߘߍ߫ ߟߎ߫ ߓߟߏ߫ - ߞߐߜߍ ߝߙߍߕߍ 440 - ߞߎ߬ߙߣߊ߬ ߞߟߊߒߞߋ ߔߘߋߞߎ

Sûratu Yâsîn

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 1

يسٓ

Yâsîn,

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 2

وَٱلۡقُرۡءَانِ ٱلۡحَكِيمِ

Hikmet dolu Kur'an'a yemin ederim ki, @ߛߊߞߍߓߊ߮

ߞߟߏߜߍ ߓߊߖߏߣߊHikmet dolu Kur'an hakkı için, ߘߊ߲߬ߝߘߊ߬ߓߐ ߦߌ߬ߘߊ߬ߟߌ

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 3

إِنَّكَ لَمِنَ ٱلۡمُرۡسَلِينَ

Sen şüphesiz peygamberlerdensin.

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 4

عَلَىٰ صِرَٰطٖ مُّسۡتَقِيمٖ

Dosdoğru bir yol üzeresin. @ߛߊߞߍߓߊ߮

ߞߟߏߜߍ ߓߊߖߏߣߊDoğru yol üzerindesin. ߘߊ߲߬ߝߘߊ߬ߓߐ ߦߌ߬ߘߊ߬ߟߌ

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 5

تَنزِيلَ ٱلۡعَزِيزِ ٱلرَّحِيمِ

(Bu Kur'an) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir.

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 6

لِتُنذِرَ قَوۡمٗا مَّآ أُنذِرَ ءَابَآؤُهُمۡ فَهُمۡ غَٰفِلُونَ

Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir.

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 7

لَقَدۡ حَقَّ ٱلۡقَوۡلُ عَلَىٰٓ أَكۡثَرِهِمۡ فَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ

Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 8

إِنَّا جَعَلۡنَا فِيٓ أَعۡنَٰقِهِمۡ أَغۡلَٰلٗا فَهِيَ إِلَى ٱلۡأَذۡقَانِ فَهُم مُّقۡمَحُونَ

Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 9

وَجَعَلۡنَا مِنۢ بَيۡنِ أَيۡدِيهِمۡ سَدّٗا وَمِنۡ خَلۡفِهِمۡ سَدّٗا فَأَغۡشَيۡنَٰهُمۡ فَهُمۡ لَا يُبۡصِرُونَ

Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 10

وَسَوَآءٌ عَلَيۡهِمۡ ءَأَنذَرۡتَهُمۡ أَمۡ لَمۡ تُنذِرۡهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, iman etmezler. @ߛߊߞߍߓߊ߮

ߞߟߏߜߍ ߓߊߖߏߣߊonları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. ߘߊ߲߬ߝߘߊ߬ߓߐ ߦߌ߬ߘߊ߬ߟߌ

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 11

إِنَّمَا تُنذِرُ مَنِ ٱتَّبَعَ ٱلذِّكۡرَ وَخَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِۖ فَبَشِّرۡهُ بِمَغۡفِرَةٖ وَأَجۡرٖ كَرِيمٍ

Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele.

ߟߝߊߙߌ ߘߏ߫: 12

إِنَّا نَحۡنُ نُحۡيِ ٱلۡمَوۡتَىٰ وَنَكۡتُبُ مَا قَدَّمُواْ وَءَاثَٰرَهُمۡۚ وَكُلَّ شَيۡءٍ أَحۡصَيۡنَٰهُ فِيٓ إِمَامٖ مُّبِينٖ

Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levhi mahfuzda) sayıp yazmışızdır.