Check out the new design

ការបកប្រែអត្ថន័យនៃគម្ពីរគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី * - មាតិកានៃការបកប្រែ


ការបកប្រែអត្ថន័យ ជំពូក​: អាល់កឡាំ   វាក្យខណ្ឌ:

Sûretu'l-Kalem

គោល​បំណងនៃជំពូក:
شهادة الله للنبي بحسن الخُلق، والدفاع عنه وتثبيته.
Allah Teâlâ, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in güzel ahlakına şahitlik etmiş, onu müdafaa etmiş ve onu kararlı kılmıştır.

نٓۚ وَٱلۡقَلَمِ وَمَا يَسۡطُرُونَ
(Nun) Bu hususta benzer bir açıklama Bakara suresinin başında zikredilmiştir. Allah, kaleme ve insanların kalemleriyle yazdıklarına yemin etmiştir.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
مَآ أَنتَ بِنِعۡمَةِ رَبِّكَ بِمَجۡنُونٖ
-Ey Resul!- Allah’ın sana verdiği peygamberlik nimetiyle delirmiş değilsin. Sen, müşriklerin iftira ettiği delilikten çok uzaksın.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَإِنَّ لَكَ لَأَجۡرًا غَيۡرَ مَمۡنُونٖ
Şüphesiz insanlara bu mesajı taşımandan ötürü çektiğin çileye karşılık sana kesintisiz ve hiç kimseye onun için minnet etmeyeceğin bir mükâfat vardır.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٖ
Şüphesiz sen, Kur’an’ın getirdiği çok büyük bir ahlak üzeresin. Onun içinde bulunanları en eksiksiz şekilde ahlak edinmişsin.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَسَتُبۡصِرُ وَيُبۡصِرُونَ
Sende göreceksin, o yalanlayanlar da görecekler.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
بِأَييِّكُمُ ٱلۡمَفۡتُونُ
Hakikat ortaya çıktığı zaman hanginizin delirmiş olduğu ortaya çıkacak.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ
-Ey Rasul!- Şüphesiz Rabbin; yolundan sapanları da, o yolu bulmuş olanları da çok iyi biliyor. Ayrıca onların yoldan sapmış kimselerden olduğunu ve senin de onun doğru yolu üzerine olduğunu da çok iyi biliyor.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَلَا تُطِعِ ٱلۡمُكَذِّبِينَ
-Ey Rasul!- Sakın senin getirdiklerini yalanlayanlara itaat etme!
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَدُّواْ لَوۡ تُدۡهِنُ فَيُدۡهِنُونَ
Din adına onlara yumuşak davranmanı ve iyilik yapmanı arzu ederler ki, böylece onlar da sana yumuşak davranıp iyilik yapsınlar.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَلَا تُطِعۡ كُلَّ حَلَّافٖ مَّهِينٍ
Yalan yere çokça yemin eden hakir kimseye asla itaat etme!
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
هَمَّازٖ مَّشَّآءِۭ بِنَمِيمٖ
İnsanların çokça arkasından konuşan, bolca laf taşıyarak aralarını açan kimseye.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٍ أَثِيمٍ
Hayra çokça mani olan; insanların mallarına, ırzlarına ve canlarına kast eden, çok günah ve suç sahibi kimseye.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
عُتُلِّۭ بَعۡدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ
Sert, hoyrat ve kavmiyle sözde bir bağı olan kimseye.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَن كَانَ ذَا مَالٖ وَبَنِينَ
Serveti ve evlatları olması sebebiyle kibirlenip Allah’a ve resulüne iman etmedi.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman şöyle der: “Bunlar öncekilerin yazdığı hurafelerdir.”
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
سَنَسِمُهُۥ عَلَى ٱلۡخُرۡطُومِ
Biz onun burnuna, onu lekeleyen ve ona yapışıp kalan bir alamet koyacağız.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
អំពី​អត្ថប្រយោជន៍​នៃវាក្យខណ្ឌទាំងនេះនៅលើទំព័រនេះ:
• اتصاف الرسول صلى الله عليه وسلم بأخلاق القرآن.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Kur'an ahlakıyla nitelendirilmiştir.

• صفات الكفار صفات ذميمة يجب على المؤمن الابتعاد عنها، وعن طاعة أهلها.
Kâfirlerin sıfatları kötü sıfatlardır. Müminlerin bu sıfatlardan ve bu sıfatlara sahip kimselere itaat etmekten uzak durması gerekir.

• من أكثر الحلف هان على الرحمن، ونزلت مرتبته عند الناس.
Çokça yemin eden kimse, Rahman olan Allah’ın katında değersizleşir ve insanlar arasında da seviyesi alçalır.

إِنَّا بَلَوۡنَٰهُمۡ كَمَا بَلَوۡنَآ أَصۡحَٰبَ ٱلۡجَنَّةِ إِذۡ أَقۡسَمُواْ لَيَصۡرِمُنَّهَا مُصۡبِحِينَ
Meyvelerden fakirlerin yememesi için bahçelerinin meyvelerini sabah vakti alelacele toplayacaklarına dair yemin eden bahçe sahiplerini imtihan ettiğimiz gibi, o müşrikleri de kıtlık ve açlıkla imtihan ettik.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَلَا يَسۡتَثۡنُونَ
Ettikleri yeminlerinde (inşallah) diyerek bir istisna da yapmıyorlardı.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَطَافَ عَلَيۡهَا طَآئِفٞ مِّن رَّبِّكَ وَهُمۡ نَآئِمُونَ
Allah Teâlâ da onlara bir ateş gönderdi. Sahiplerinin uykuda olduğu esnada bahçelerini yutuveren o ateşi uzaklaştıramadılar.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَأَصۡبَحَتۡ كَٱلصَّرِيمِ
Bahçeleri bir anda kapkaranlık gece gibi simsiyah oldu.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَتَنَادَوۡاْ مُصۡبِحِينَ
Sabah vakti birbirlerine seslendiler.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَنِ ٱغۡدُواْ عَلَىٰ حَرۡثِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰرِمِينَ
Şöyle diyorlardı: "Eğer meyveleri toplayacaksanız fakirler gelmeden, mahsulünüz için bir an önce yola çıkın.''
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَٱنطَلَقُواْ وَهُمۡ يَتَخَٰفَتُونَ
Birbiriyle kısık bir sesle konuşarak alelacele mahsullerinin yanına gittiler.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَن لَّا يَدۡخُلَنَّهَا ٱلۡيَوۡمَ عَلَيۡكُم مِّسۡكِينٞ
Birbirlerine şöyle diyorlardı: “Bahçede sizin yanınıza hiçbir fakir kesinlikle girmesin.''
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَغَدَوۡاْ عَلَىٰ حَرۡدٖ قَٰدِرِينَ
Fakirlerin meyvelerinden almalarını engellemek için kararlı bir halde sabahın ilk vaktinde gittiler.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَلَمَّا رَأَوۡهَا قَالُوٓاْ إِنَّا لَضَآلُّونَ
Bahçeyi yanmış olarak gördüklerinde birbirlerine şöyle dediler: “Biz bahçenin yolunu şaşırdık.”
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
بَلۡ نَحۡنُ مَحۡرُومُونَ
Bilakis, fakirleri engellemeye dair bizden sadır olan karardan ötürü bahçenin meyvelerini toplamaktan mahrum bırakıldık.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
قَالَ أَوۡسَطُهُمۡ أَلَمۡ أَقُل لَّكُمۡ لَوۡلَا تُسَبِّحُونَ
Aralarından en iyi olanı dedi ki: "Yoksulları mahsulden mahrum etme kararını verdiğiniz zaman size; Allah’ı tespih edip, O'na tövbe etmeyecek misiniz demedim mi?"
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
قَالُواْ سُبۡحَٰنَ رَبِّنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ
Dediler ki: “Rabbimiz! Seni tenzih ederiz. Şüphesiz biz, bahçelerimizin meyvelerinden yoksulları mahrum etmeye karar verdiğimizde, kendi nefislerimize zulmeden zalim kimselerdendik.”
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَلَٰوَمُونَ
Sonra da birbirlerini kınamaya başladılar.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا طَٰغِينَ
Pişmanlık içinde şöyle dediler: ''Yazıklar olsun bizlere! Yoksulları haklarından mahrum bırakmamız sebebiyle biz haddi aşmış kimselerdik.''
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
عَسَىٰ رَبُّنَآ أَن يُبۡدِلَنَا خَيۡرٗا مِّنۡهَآ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا رَٰغِبُونَ
Umulur ki, Rabbimiz bize bu bahçeden daha hayırlısını verir. Biz, bir tek Rabbimizi arzuluyor, O'ndan bağışlanma diliyor ve O'ndan hayır istiyoruz.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
كَذَٰلِكَ ٱلۡعَذَابُۖ وَلَعَذَابُ ٱلۡأٓخِرَةِ أَكۡبَرُۚ لَوۡ كَانُواْ يَعۡلَمُونَ
İşte böyle, rızıktan mahrum bırakan azap gibi, bize asi olanlara azap ederiz. Elbette ahiret azabı daha büyüktür. O azabın şiddetini ve devamlılığını keşke biliyor olsalardı.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
إِنَّ لِلۡمُتَّقِينَ عِندَ رَبِّهِمۡ جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ
Şüphesiz emirlerini yerine getirip, yasaklarından sakınarak Allah’a karşı takvalı olanlar için Rablerinin katında, içinde bolluğun olduğu nimetleri hiç kesilmeyen cennetler vardır.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَفَنَجۡعَلُ ٱلۡمُسۡلِمِينَ كَٱلۡمُجۡرِمِينَ
Mekke halkından müşriklerin iddia ettikleri gibi, ceza verirken hiç Müslümanlarla kâfirleri bir tutar mıyız?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
مَا لَكُمۡ كَيۡفَ تَحۡكُمُونَ
-Ey müşrikler!- Size ne oluyor da bu adaletsiz çarpık hükmü veriyorsunuz?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَمۡ لَكُمۡ كِتَٰبٞ فِيهِ تَدۡرُسُونَ
Yoksa sizin, içinde itaat edenlerin ve günahkârların eşit olduğunu okuduğunuz bir kitabınız mı var?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
إِنَّ لَكُمۡ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ
Bu kitapta, ahirette kendiniz için beğenip seçtiğiniz şeyler mi yazılı?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَمۡ لَكُمۡ أَيۡمَٰنٌ عَلَيۡنَا بَٰلِغَةٌ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ إِنَّ لَكُمۡ لَمَا تَحۡكُمُونَ
Yoksa kendiniz için ne hüküm verirseniz size verilecektir diye yeminlerle pekiştirilmiş olarak size verdiğimiz sözlerimiz mi var?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
سَلۡهُمۡ أَيُّهُم بِذَٰلِكَ زَعِيمٌ
-Ey Peygamber!- Bunu söyleyenlere hangisinin bunu savunacağını sor?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَمۡ لَهُمۡ شُرَكَآءُ فَلۡيَأۡتُواْ بِشُرَكَآئِهِمۡ إِن كَانُواْ صَٰدِقِينَ
Yoksa onların Müminlere verilecek karşılığın aynısını kendilerine de verecek Allah’tan başka ortakları mı var? Onların Müminlere verilecek karşılığın aynısının kendilerine de vereceği hakkında ileri sürdükleri iddiaları doğru ise; haydi ortaklarını çağırıp, getirsinler bakalım.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
يَوۡمَ يُكۡشَفُ عَن سَاقٖ وَيُدۡعَوۡنَ إِلَى ٱلسُّجُودِ فَلَا يَسۡتَطِيعُونَ
Kıyamet günü korku ve dehşet ortaya çıkar. Rabbimiz baldırını açar ve insanlar secde etmeye çağırılırlar. Müminler secde eder, fakat kâfirler ve münafıklar öylece kalıp, secde etmeye güç yetiremezler.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
អំពី​អត្ថប្រយោជន៍​នៃវាក្យខណ្ឌទាំងនេះនៅលើទំព័រនេះ:
• منع حق الفقير سبب في هلاك المال.
Fakirlerin haklarını vermeyip, yerine getirmemek servetin yok olmasına sebep olur.

• تعجيل العقوبة في الدنيا من إرادة الخير بالعبد ليتوب ويرجع.
Cezalandırmanın dünyada erkenden verilmesi, kulun tövbe etmesi ve günahından dönmesi adına onun iyiliğinin murat edilmesindendir.

• لا يستوي المؤمن والكافر في الجزاء، كما لا تستوي صفاتهما.
Mümin ve kâfirlerin vasıfları eşit olmadığı gibi görecekleri karşılık da eşit değildir.

خَٰشِعَةً أَبۡصَٰرُهُمۡ تَرۡهَقُهُمۡ ذِلَّةٞۖ وَقَدۡ كَانُواْ يُدۡعَوۡنَ إِلَى ٱلسُّجُودِ وَهُمۡ سَٰلِمُونَ
Bakışları utanç içinde, onları zillet ve pişmanlık kaplamış bir haldeydiler. Oysa onlar dünyada bugün içinde bulundukları halden selamette iken onlardan Allah’a secde etmeleri istenmişti.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَذَرۡنِي وَمَن يُكَذِّبُ بِهَٰذَا ٱلۡحَدِيثِۖ سَنَسۡتَدۡرِجُهُم مِّنۡ حَيۡثُ لَا يَعۡلَمُونَ
-Ey Resul!- Sana indirilmiş bu Kur’an’ı yalanlayanları bana bırak. Bunun onlar için bir tuzak ve aldatma olduğunun farkına varmadan onları yavaş yavaş azaba doğru süreceğim.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَأُمۡلِي لَهُمۡۚ إِنَّ كَيۡدِي مَتِينٌ
Günahlarında ısrar etmelerinde onlara mühlet vereceğim. Şüphesiz benim tuzağım kâfirlere ve yalanlayanlara karşı çok güçlüdür. Benden asla kaçamazlar ve cezalandırmamdan kurtulamazlar.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَمۡ تَسۡـَٔلُهُمۡ أَجۡرٗا فَهُم مِّن مَّغۡرَمٖ مُّثۡقَلُونَ
-Ey Resul!- Onları davet ettiğin şeye karşılık onlardan bir mükâfat mı istiyorsun ki; bu yüzden çok ağır bir yük taşıyorlar da, bu da onların senden yüz çevirmesine sebep oluyor? Oysa durum bunun tam aksinedir. Sen onlardan bir mükâfat istemiyorsun. Öyleyse sana tabi olmalarına engel olan nedir?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
أَمۡ عِندَهُمُ ٱلۡغَيۡبُ فَهُمۡ يَكۡتُبُونَ
Yoksa gayb ilmine sahipler de, hoşlarına giden ve sana karşı delil olarak sundukları şeyleri onlar mı yazıyorlar?
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَٱصۡبِرۡ لِحُكۡمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُن كَصَاحِبِ ٱلۡحُوتِ إِذۡ نَادَىٰ وَهُوَ مَكۡظُومٞ
-Ey Peygamber!- Rabbinin bir aldatma olarak onlara mühlet verilmesi hükmüne sabret. Sakın balığın arkadaşı kavmine gücenen Yunus -aleyhisselam- gibi olma! Hani denizin ve balinanın karnının karanlığı içinde sıkıntılı bir halde Rabbine seslenmişti.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
لَّوۡلَآ أَن تَدَٰرَكَهُۥ نِعۡمَةٞ مِّن رَّبِّهِۦ لَنُبِذَ بِٱلۡعَرَآءِ وَهُوَ مَذۡمُومٞ
Şayet Allah'ın Rahmeti onu bulmasaydı, balık onu ıssız bir toprak parçasına kınanmış bir halde atmış olacaktı.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
فَٱجۡتَبَٰهُ رَبُّهُۥ فَجَعَلَهُۥ مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ
Oysa Rabbi onu seçti ve onu salih kullarından biri kıldı.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَإِن يَكَادُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَيُزۡلِقُونَكَ بِأَبۡصَٰرِهِمۡ لَمَّا سَمِعُواْ ٱلذِّكۡرَ وَيَقُولُونَ إِنَّهُۥ لَمَجۡنُونٞ
Allah'a karşı kâfir olan ve resulünü yalanlayanlar, sana indirilmiş olan bu Kur’an’ı işittikleri zaman bakışlarının keskinliğinin şiddetinden neredeyse bakışlarıyla seni yere yıkacaklardı. -Arzularına uyarak ve haktan yüz çevirerek- şöyle diyorlardı: "Bunu getiren resul kesinlikle bir delidir.''
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
وَمَا هُوَ إِلَّا ذِكۡرٞ لِّلۡعَٰلَمِينَ
Oysa sana indirilmiş olan bu Kur’an, insanlar ve cinlere bir öğüt ve hatırlatmadan başka bir şey değildir.
ការបកស្រាយជាភាសា​អារ៉ាប់:
អំពី​អត្ថប្រយោជន៍​នៃវាក្យខណ្ឌទាំងនេះនៅលើទំព័រនេះ:
• الصبر خلق محمود لازم للدعاة وغيرهم.
Sabırlı olmak, davetçi olan ve olmayan herkes için gereklidir. Çokça övülmüş bir ahlaktır.

• التوبة تَجُبُّ ما قبلها وهي من أسباب اصطفاء الله للعبد وجعله من عباده الصالحين.
Tevbe etmek, kendisinden önce işlenilen her şeyi siler. Ayrıca tevbe etmek Yüce Allah’ın kulunu seçip, salih kullarından kılması için bir sebeptir.

• تنوّع ما يرسله الله على الكفار والعصاة من عذاب دلالة على كمال قدرته وكمال عدله.
Allah’ın kâfirlere ve günahkârlara gönderdiği azabın farklı çeşitlerde olması, Allah’ın kudretinin ve adaletinin kemaline delalet eder.

 
ការបកប្រែអត្ថន័យ ជំពូក​: អាល់កឡាំ
មាតិកានៃជំពូក លេខ​ទំព័រ
 
ការបកប្រែអត្ថន័យនៃគម្ពីរគួរអាន - ការអធិប្បាយសង្ខេបអំពីគម្ពីគួរអានជាភាសាទួរគី - មាតិកានៃការបកប្រែ

ត្រូវបានចេញផ្សាយដោយមជ្ឈមណ្ឌល តាហ្វសៀរនៃការសិក្សាគម្ពីគួរអាន

បិទ