Check out the new design

Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Simoore: Simoore korndolli   Aaya:
أَمَّن يَبۡدَؤُاْ ٱلۡخَلۡقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ وَمَن يَرۡزُقُكُم مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۗ أَءِلَٰهٞ مَّعَ ٱللَّهِۚ قُلۡ هَاتُواْ بُرۡهَٰنَكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
(Onlar mı hayırlı) Yoksa rahimlerde aşama aşama yaradılışı başlatan, sonra da ona öldürdükten sonra tekrar hayat veren, sizleri kendi katından gökyüzünden yağmur yağdırarak ve yeryüzünden orada bitirdiği bitkilerle sizi rızıklandıran (Allah) mı hayırlıdır? Yoksa Allah’la beraber başka bir mabut mu yapıyor bunları? -Ey Peygamber!- O müşriklere de ki: “Üzerinde olduğunuz şirke dair iddia ettiğiniz şeyde hak üzere olduğunuz konusunda doğru söylüyorsanız kanıtlarınızı getirin."
Faccirooji aarabeeji:
قُل لَّا يَعۡلَمُ مَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ ٱلۡغَيۡبَ إِلَّا ٱللَّهُۚ وَمَا يَشۡعُرُونَ أَيَّانَ يُبۡعَثُونَ
-Ey Peygamber!- De ki: "Göklerde olan melekler ve yerde olan insanlardan hiç kimse gaybı bilemez. Sadece Yüce Allah, onu bilir. Ayrıca göklerde ve yerde olanların hiçbirisi karşılıklarını almak üzere Yüce Allah’ın huzurunda ne zaman yeniden diriltileceklerini bilemezler."
Faccirooji aarabeeji:
بَلِ ٱدَّٰرَكَ عِلۡمُهُمۡ فِي ٱلۡأٓخِرَةِۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّنۡهَاۖ بَلۡ هُم مِّنۡهَا عَمُونَ
Yoksa onların ahiret hakkındaki bilgileri art arda geldi de, böylece onun hakkında kesin bir inanç sahibi mi oldular? Bilakis onlar, ahirete dair şüphe ve hayretler içindedirler. Bilakis onların ahirete dair gözleri körleşmiştir.
Faccirooji aarabeeji:
وَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓاْ أَءِذَا كُنَّا تُرَٰبٗا وَءَابَآؤُنَآ أَئِنَّا لَمُخۡرَجُونَ
Kâfirler inkâr ederek şöyle dediler: “Ölüp, toprak olduktan sonra canlı olarak tekrar dirilmemiz hiç mümkün mü?''
Faccirooji aarabeeji:
لَقَدۡ وُعِدۡنَا هَٰذَا نَحۡنُ وَءَابَآؤُنَا مِن قَبۡلُ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّآ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ
Muhakkak hepimizin yeniden dirileceği, bize ve daha önce yaşamış atalarımıza vadedilmişti. Biz bu vaadin gerçek olduğunu düşünmüyoruz. Hepimize vadedilen bu vaat, eskilerin kitaplarında yazdıkları yalanlarından başka bir şey değildir.
Faccirooji aarabeeji:
قُلۡ سِيرُواْ فِي ٱلۡأَرۡضِ فَٱنظُرُواْ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
-Ey Peygamber!- Öldükten sonra yeniden dirilişi inkâr edenlere de ki: “Yeryüzünün her tarafına gidin ve yeniden dirilişi yalanlayan mücrimlerin sonlarının nasıl olduğuna dikkatlice bir bakın. Bunu yalanlamaları sebebiyle onları helak ettik.''
Faccirooji aarabeeji:
وَلَا تَحۡزَنۡ عَلَيۡهِمۡ وَلَا تَكُن فِي ضَيۡقٖ مِّمَّا يَمۡكُرُونَ
Müşriklerin senin davetinden yüz çevirmelerine üzülme! Kurdukları tuzaklarından ötürü de için daralmasın! Yüce Allah, onlara karşı sana yardım edecektir.
Faccirooji aarabeeji:
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلۡوَعۡدُ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Kavminden yeniden dirilişi inkâr eden kâfirler, aceleci davranarak şöyle diyorlar: “Eğer bu konuda vaadinizde/tehditinizde doğru söylüyorsanız, sen ve Müminlerin bize vadettiği azap ne zaman gerçekleşecek?''
Faccirooji aarabeeji:
قُلۡ عَسَىٰٓ أَن يَكُونَ رَدِفَ لَكُم بَعۡضُ ٱلَّذِي تَسۡتَعۡجِلُونَ
-Ey Peygamber!- Onlara de ki: “Belki de acele ettiğiniz azabın bir bölümü size çok yaklaşmıştır.''
Faccirooji aarabeeji:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَهُمۡ لَا يَشۡكُرُونَ
-Ey Peygamber!- Şüphesiz Rabbin, onlardan küfür ve günah üzere olanlara, hemen ceza göndermemektedir. Zira O, insanlara karşı çok lütuf sahibidir. Fakat insanların çoğu verdiği nimetlere karşılık Allah Teâlâ’ya şükretmezler.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعۡلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمۡ وَمَا يُعۡلِنُونَ
Şüphesiz Rabbin, kullarının kalplerinde gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. Bundan hiçbir şey O'na gizli kalmaz.Tüm insanlara bundan dolayı karşılıklarını verecektir.
Faccirooji aarabeeji:
وَمَا مِنۡ غَآئِبَةٖ فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِ إِلَّا فِي كِتَٰبٖ مُّبِينٍ
Göklerde ve yeryüzünde insanlara gizli kalan her bir şey, muhakkak Levh-i Mahfuz olarak isimlendirilen o apaçık kitapta bulunmaktadır.
Faccirooji aarabeeji:
إِنَّ هَٰذَا ٱلۡقُرۡءَانَ يَقُصُّ عَلَىٰ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ أَكۡثَرَ ٱلَّذِي هُمۡ فِيهِ يَخۡتَلِفُونَ
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e indirilen bu Kur'an, İsrâiloğulları'nın hakkında ihtilaf ettikleri konuların birçoğunu anlatmakta ve onların yoldan çıktıklarını açığa çıkarmaktadır.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• علم الغيب مما اختص به الله، فادعاؤه كفر.
Gayb ilmi, Allah Teâlâ'ya mahsus olan ilimlerden biridir. Bir kimsenin bu ilme sahip olduğunu iddia etmesi küfürdür.

• الاعتبار بالأمم السابقة من حيث مصيرها وأحوالها طريق النجاة.
Geçmiş ümmetlerin akıbetine ve son hallerine bakıp ibret almak insanı kurtuluş yoluna yönlendirir.

• إحاطة علم الله بأعمال عباده.
Yüce Allah'ın ilmi, kulların işlediği tüm amelleri kuşatmıştır.

• تصحيح القرآن لانحرافات بني إسرائيل وتحريفهم لكتبهم.
Kur'an, İsrâiloğulları'nın birçok sapıklığını ve kendilerine gönderilen kitabı tahrif ettiklerini doğrulamıştır.

 
Firo maanaaji Simoore: Simoore korndolli
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. - Tippudi firooji ɗii

iwde e galle Firo jaŋdeeji Alkur'aana.

Uddude