Check out the new design

Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. * - Tippudi firooji ɗii


Firo maanaaji Simoore: Simoore yimooɓe   Aaya:
وَٱتَّقُواْ ٱلَّذِي خَلَقَكُمۡ وَٱلۡجِبِلَّةَ ٱلۡأَوَّلِينَ
"Sizi ve daha önceki ümmetleri yaratanın, başınıza bir ceza indirmesinden korkarak O'ndan sakının."
Faccirooji aarabeeji:
قَالُوٓاْ إِنَّمَآ أَنتَ مِنَ ٱلۡمُسَحَّرِينَ
Şuayb'ın kavmi Şuayb'a şöyle dedi: "Sen, kendisine defalarca sihir yapılmış bir kimsesin. Bu sihir aklına galip gelip, onu kaybetmiş bir kişisin."
Faccirooji aarabeeji:
وَمَآ أَنتَ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُنَا وَإِن نَّظُنُّكَ لَمِنَ ٱلۡكَٰذِبِينَ
"Sen ancak bizim gibi bir beşersin ve bizim üzerimize herhangi bir üstün özelliğin yoktur. O halde nasıl resul olursun? Biz senin resul olduğunu iddia etmende yalancı olduğunu zannediyoruz."
Faccirooji aarabeeji:
فَأَسۡقِطۡ عَلَيۡنَا كِسَفٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ
"Eğer iddia ettiğin şeyde doğru söylüyorsan, üzerimize gökten parçalar düşür."
Faccirooji aarabeeji:
قَالَ رَبِّيٓ أَعۡلَمُ بِمَا تَعۡمَلُونَ
Şuayb onlara şöyle dedi: "Rabbim, yapmış olduğunuz şirki ve günahları daha iyi bilir ve yaptıklarınızdan hiçbir şey O'na gizli kalmaz."
Faccirooji aarabeeji:
فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَهُمۡ عَذَابُ يَوۡمِ ٱلظُّلَّةِۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَذَابَ يَوۡمٍ عَظِيمٍ
Yalanlamalarına devam ettiler ve onların başına büyük bir azap geldi. Çok sıcak bir günden sonra onların üzerini bir bulut kapladı ve o bulut üzerlerine ateş yağdırdı ve onları yakıp, kavurdu. Şüphesiz onların helak edildikleri gün, çok korkunç bir gündü.
Faccirooji aarabeeji:
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَةٗۖ وَمَا كَانَ أَكۡثَرُهُم مُّؤۡمِنِينَ
Şüphesiz Şuayb -aleyhisselam-'ın kavminin helak edilmesini anlatan bu kıssada ibret alanlar için bir öğüt vardır. Buna rağmen onların çoğu Mümin değillerdir.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلۡعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
-Ey Resul!- Şüphesiz ki senin Rabbin Azîz'dir. (Hiç kimse O'na galip gelemez.) Düşmanlarından intikam alandır. Tövbe eden kullarına karşı çok merhametlidir.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِنَّهُۥ لَتَنزِيلُ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ
Şüphesiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e indirilen bu Kur'an, bütün yaratılmışların Rabbi tarafından indirilmiştir.
Faccirooji aarabeeji:
نَزَلَ بِهِ ٱلرُّوحُ ٱلۡأَمِينُ
Onu Ruhu'l-Emîn/Cebrail -aleyhisselam- indirdi.
Faccirooji aarabeeji:
عَلَىٰ قَلۡبِكَ لِتَكُونَ مِنَ ٱلۡمُنذِرِينَ
Ey Resul! Cebrail bu Kur'anı, insanları uyaran ve onları Allah'ın azabıyla korkutan resullerden olman için senin kalbine indirmiştir.
Faccirooji aarabeeji:
بِلِسَانٍ عَرَبِيّٖ مُّبِينٖ
Bu kitabı apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir.
Faccirooji aarabeeji:
وَإِنَّهُۥ لَفِي زُبُرِ ٱلۡأَوَّلِينَ
Muhakkak bu Kur'an, daha öncekilerin kitaplarında da zikredilmiştir. Önceki semavi kitaplar onu müjdelemişlerdi.
Faccirooji aarabeeji:
أَوَلَمۡ يَكُن لَّهُمۡ ءَايَةً أَن يَعۡلَمَهُۥ عُلَمَٰٓؤُاْ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ
Seni yalanlayan o kimseler için senin doğruluğunu bildiren bir işaret yok mu ki; İsrailoğulları'nın âlimlerinden Abdullah b. Selâm gibi senin üzerine indirilmiş olanın hakikatini bilsin?
Faccirooji aarabeeji:
وَلَوۡ نَزَّلۡنَٰهُ عَلَىٰ بَعۡضِ ٱلۡأَعۡجَمِينَ
Eğer biz bu Kur'an'ı Arapça konuşamayan bazı acemlerin üzerine indirseydik.
Faccirooji aarabeeji:
فَقَرَأَهُۥ عَلَيۡهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ مُؤۡمِنِينَ
Eğer bu kitabı onlara ( Arapça) okusaydı, ona yine de iman etmeyip, şöyle diyeceklerdi: "Biz onu anlamıyoruz." Hâlbuki kendi dilleriyle indirdiği için Allah'a hamt etmelidirler."
Faccirooji aarabeeji:
كَذَٰلِكَ سَلَكۡنَٰهُ فِي قُلُوبِ ٱلۡمُجۡرِمِينَ
İşte böylece yalanlamayı ve küfrü günahkârların kalplerine soktuk.
Faccirooji aarabeeji:
لَا يُؤۡمِنُونَ بِهِۦ حَتَّىٰ يَرَوُاْ ٱلۡعَذَابَ ٱلۡأَلِيمَ
Üzerinde bulundukları küfrü bırakıp hiçbir değişim göstermiyor ve acıklı azabı görmedikçe iman etmiyorlar.
Faccirooji aarabeeji:
فَيَأۡتِيَهُم بَغۡتَةٗ وَهُمۡ لَا يَشۡعُرُونَ
İşte bu azap ansızın gelir ve onlar kendilerine (azabın) geldiğinin farkında bile olmazlar.
Faccirooji aarabeeji:
فَيَقُولُواْ هَلۡ نَحۡنُ مُنظَرُونَ
Azap başlarına aniden indiği zaman, üzüntülerinin aşırılığından şöyle derler: "Acaba Allah'a tövbe etmemiz için bize mühlet verilir mi?"
Faccirooji aarabeeji:
أَفَبِعَذَابِنَا يَسۡتَعۡجِلُونَ
Bu kâfirler şöyle söyleyerek azabımızın gelmesinde acele ediyorlar: "İddia ettiğin üzere göklerin üzerimize parçalar halinde azap indirmesine kadar sana asla iman etmeyeceğiz."
Faccirooji aarabeeji:
أَفَرَءَيۡتَ إِن مَّتَّعۡنَٰهُمۡ سِنِينَ
-Ey Resul!- Senin getirdiklerine iman etmekten yüz çevirenleri uzun zaman nimetler içerisinde faydalandırmamız hakkında ne dersin?
Faccirooji aarabeeji:
ثُمَّ جَآءَهُم مَّا كَانُواْ يُوعَدُونَ
Kendilerine verilen nimetlerden faydalanmalarının ardından tehdit edilmekte oldukları azap onlara gelip, çatmıştır.
Faccirooji aarabeeji:
Ina jeyaa e nafoore aayeeje ɗee e ngol hello:
• كلما تعمَّق المسلم في اللغة العربية، كان أقدر على فهم القرآن.
Müslüman kimse, Arapça'yı derinlemesine öğrendikçe, Kur'an'ı anlamada daha fazla bilgi sahibi olur.

• الاحتجاج على المشركين بما عند المُنْصِفين من أهل الكتاب من الإقرار بأن القرآن من عند الله.
Müşriklere karşı öne sürülen delillerden birisi de ehlikitaptan insaflı olanların, Kur'an'ın Yüce Allah katından indirildiğini kabul etmeleridir.

• ما يناله الكفار من نعم الدنيا استدراج لا كرامة.
Kâfirlerin nail olup elde ettikleri dünya nimetleri onlara verilmiş keramet değil, bilakis istidractır.

 
Firo maanaaji Simoore: Simoore yimooɓe
Tippudi cimooje Tonngoode hello ngoo
 
Firo maanaaji al-quraan tedduɗo oo - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. - Tippudi firooji ɗii

iwde e galle Firo jaŋdeeji Alkur'aana.

Uddude