Check out the new design

Firo maanaaji Alqur'aana Teddunde nden - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. * - Loowdi firooji ɗi


Firo maanaaji Simoore.: Simoore nagge   Aaya.:
مَثَلُهُمۡ كَمَثَلِ ٱلَّذِي ٱسۡتَوۡقَدَ نَارٗا فَلَمَّآ أَضَآءَتۡ مَا حَوۡلَهُۥ ذَهَبَ ٱللَّهُ بِنُورِهِمۡ وَتَرَكَهُمۡ فِي ظُلُمَٰتٖ لَّا يُبۡصِرُونَ
Allah bu münafıklara iki misali örnek getirmiştir: Ateş misali ve su misali. Onlar hakkında verilen ateş misali şöyledir; Onlar, aydınlanmak için ateş yakan kimseye benzerler. Ateşin ışığı etrafı aydınlattığında o kimse ışından faydalanacağını zanneder, ateş söner ve parıltısı gider. Ancak yanması devam eder. Onun etrafında bulunanlar hiçbir şey göremez ve doğru yolu bulamazlar.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
صُمُّۢ بُكۡمٌ عُمۡيٞ فَهُمۡ لَا يَرۡجِعُونَ
Kabul etmek kastıyla hakkı kabul etmeyen sağırlar, hakkı konuşmayan dilsizler ve hakkı görmeyen körlerdir. Sapıklıklarından da geri dönmezler.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
أَوۡ كَصَيِّبٖ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فِيهِ ظُلُمَٰتٞ وَرَعۡدٞ وَبَرۡقٞ يَجۡعَلُونَ أَصَٰبِعَهُمۡ فِيٓ ءَاذَانِهِم مِّنَ ٱلصَّوَٰعِقِ حَذَرَ ٱلۡمَوۡتِۚ وَٱللَّهُ مُحِيطُۢ بِٱلۡكَٰفِرِينَ
Onlara verilen su örneği ise şöyledir: Onların misali gök gürültüsü, şimşek, zifiri karanlıklar içeren şiddetli yağmur gibidir. Bunlar o topluluğa iner ve şiddetli bir korku onlara isabet eder. Bundan dolayı onlar parmaklarının ucuyla kulaklarını tıkarlar. Yıldırımın o şiddetli sesinden dolayı ölmekten korkarlar. Allah onları çepeçevre kuşatmıştır, O'nu aciz bırakamazlar.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
يَكَادُ ٱلۡبَرۡقُ يَخۡطَفُ أَبۡصَٰرَهُمۡۖ كُلَّمَآ أَضَآءَ لَهُم مَّشَوۡاْ فِيهِ وَإِذَآ أَظۡلَمَ عَلَيۡهِمۡ قَامُواْۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَذَهَبَ بِسَمۡعِهِمۡ وَأَبۡصَٰرِهِمۡۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ
Az kalsın yıldırımın parıltısı ve ışıltısı onların gözünü alı verecekti. Şimşek her çaktığında etrafı aydınlatır, onlar da yollarına devam ederler. Şimşeğin ışığı etrafı aydınlatmayınca onlar karanlıkta kalır ve hareket edemez hale gelirler. Eğer Allah isteseydi, her şeye yeten kamil kudretiyle onları sağır ve kör eder, haktan yüz çevirmelerinden ötürü bir daha bu duyuları onlara geri dönmezdi. Bu ayetlerde geçen yağmur, Kur'an'ın misali, gök gürültüsünün sesi Kur'andaki yasaklanan şeylerin misali, şimşeğin parıltısı ise zaman zaman kendilerine açıkça gözüken hakkın misalidir. Gök gürültüsünün sesinin şiddetinden kulaklarını tıkamaları, haktan yüz çevirip ona icabet etmemelerinin misalidir. Münafıklar ile kendileri hakkında örnek verilen iki sınıf insan arasındaki ortak benzerlik (haktan) istifade edemeyişleridir. Ateş misalinde ise, ateşi yakan kimse karanlıkta kalmak ve ateşin yakıcılığı dışında hiç bir şeyden yararlanamamıştır. Su misalindeki kimse, gök gürültüsü ve yıldırımın korku ve rahatsızlığından başka bir şey hissetmemiştir. İşte münafık kimsenin durumu da böyledir, İslam dininde şiddet ve katılıktan başka bir şey görmezler.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ ٱعۡبُدُواْ رَبَّكُمُ ٱلَّذِي خَلَقَكُمۡ وَٱلَّذِينَ مِن قَبۡلِكُمۡ لَعَلَّكُمۡ تَتَّقُونَ
Ey İnsanlar! Yalnızca Rabbinize ibadet ediniz. Çünkü sizi ve sizden önceki ümmetleri yaratan odur. Emirlerini yerine getirip yasaklarından sakınarak ibadetlerinizi yalnızca O'na yapınız. Böylece bu davranışınız umulur ki, kendiniz ile Allah'ın azabı arasında bir koruma olur.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ فِرَٰشٗا وَٱلسَّمَآءَ بِنَآءٗ وَأَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَأَخۡرَجَ بِهِۦ مِنَ ٱلثَّمَرَٰتِ رِزۡقٗا لَّكُمۡۖ فَلَا تَجۡعَلُواْ لِلَّهِ أَندَادٗا وَأَنتُمۡ تَعۡلَمُونَ
O, sizin için yeryüzünü kullanılmaya hazır bir şekilde dümdüz kıldı ve gökyüzünü de üzerine sağlam bir şekilde bina etti. Sizlere bir rızık olarak yağmur nimetini indirerek yeryüzünde çeşitli meyveler bitiren O'dur. Allah'a ortak ve benzerler edinmeyin. Sizler Allah -Azze ve Celle-'den başka yaratıcı olmadığını biliyorsunuz.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
وَإِن كُنتُمۡ فِي رَيۡبٖ مِّمَّا نَزَّلۡنَا عَلَىٰ عَبۡدِنَا فَأۡتُواْ بِسُورَةٖ مِّن مِّثۡلِهِۦ وَٱدۡعُواْ شُهَدَآءَكُم مِّن دُونِ ٱللَّهِ إِن كُنتُمۡ صَٰدِقِينَ
Ey İnsanlar! Kur'an'ın; kulumuz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e indirildiğinden şüphe duyuyorsanız, Kur'an'daki en kısa bir sure bile olsa onun benzeri bir sure getiremeyeceğiniz hususunda size meydan okuyoruz. İddia ettiğinizde sadık kimseler iseniz, güvendiğiniz kimseleri de yardıma çağırın.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
فَإِن لَّمۡ تَفۡعَلُواْ وَلَن تَفۡعَلُواْ فَٱتَّقُواْ ٱلنَّارَ ٱلَّتِي وَقُودُهَا ٱلنَّاسُ وَٱلۡحِجَارَةُۖ أُعِدَّتۡ لِلۡكَٰفِرِينَ
Eğer bu işi yapamazsanız ki -buna kesinlikle güç yetiremeyeceksiniz- o zaman, azabı hak eden insanlar ve onların ibadet ettikleri birçok taş çeşidi ve diğer başka şeyler ile tutuşturulan ateşten kendinizi koruyunuz. Şüphesiz ki Allah, bu ateşi kâfirler için hazırlayıp düzenlemiştir.
Tafsiraaɗe Aarabu ɗen:
Hino jeyaa e nafooje Aayeeje on ka hello ɗoo.:
• أن الله تعالى يخذل المنافقين في أشد أحوالهم حاجة وأكثرها شدة؛ جزاء نفاقهم وإعراضهم عن الهدى.
Allah Teâlâ, iki yüzlülükleri ve dosdoğru yoldan sapmalarının karşılığı olarak münafıkları en ihtiyaç duydukları ve sıkıntıda oldukları zaman yardımsız bırakmıştır.

• من أعظم الأدلة على وجوب إفراد الله بالعبادة أنه تعالى هو الذي خلق لنا ما في الكون وجعله مسخَّرًا لنا.
İbadette Allah'ın birlenmesinin gerekli olduğunun en büyük delillerinden birisi de, Allah Teâlâ'nın bu alemdeki her şeyi bizim için yaratmış ve hizmetimize sunmuş olmasıdır.

• عجز الخلق عن الإتيان بمثل سورة من القرآن الكريم يدل على أنه تنزيل من حكيم عليم.
Kulların, Kur'an-ı Kerim'in bir suresinin benzerini getirme hususunda aciz kalmaları onun Hakîm ve Alîm olan (Allah) tarafından indirildiğine delalet etmektedir.

 
Firo maanaaji Simoore.: Simoore nagge
Loowdi cimooje ɗe Tonngoode hello ngon
 
Firo maanaaji Alqur'aana Teddunde nden - Eggo e ɗmngal Turki wonande firo Alkur'aana Teddunde nde raɓɓinaango. - Loowdi firooji ɗi

iwde e galle Firo jaŋdeeji Alkur'aana.

Uddu